9 Ocak 2013 Çarşamba

Yükseliş ve Çöküş


Trabzonsporlular için 2010 – 2011 yılı çok önemli yer tutar. Çünkü 28 yıllık hasret resmen tescillenmese de bitmiştir. Tabi ki bu süreç hem Trabzonsporlular için hem de Türk futbolu için çok önemlidir. Fakat bizi bu yazı çerçevesinde ilgilendiren kısmı bundan ziyade iki farklı takımın geçen iki yıllık süreçte nerelerden nerelere geldiği ile ilgilidir.


Yazımızda işleyeceğimiz iki takım Trabzonspor ve Galatasaray’dır. Müsadenizle öncelikle misafir takımdan başlamak istiyorum.


Galatasaray uzun bir aradan sonra ilk kez çok kötü bir sezon geçirmiş ve 2010-2011 yılını 46 puan ve -5 averaj ile 8. sırada bitirmişti. Ayrıca yine bu sezon mağlubiyet sayısı galibiyet sayısından da fazladır Galatasaray’ın. Galatasaray bu başarısızlıktan sonra hem yönetim değişikliğine, hem de teknik tkip değişikliğine gider. Galatasaray’ın başına herkesin üzerinde hemfikir olduğu Ünal Aysal, teknik direktör olarak da Fatih Terim gelir. Bu değişiklikten sonra Galatasaray transfer atağına kalkar. Galatasaray kadrosunda değişikliği buyurun birlikte analiz edelim;



Yukarıda ki tabloda da görüldüğü gibi Galatasaray kadroda düşünmediği tüm oyuncular ile yollarını gerek kiralama, gerek satış, gerekse fesh işlemleri ile ayırmıştır. Gönderdiği oyuncuların yerine almış olduğu tüm oyuncuları nokta transfer şeklinde yapmış, direk ilk onbire transferler gerçekleştirmiştir. Galatasaray’ın 2010-2011 sezonu kadrosu ile 2011-2012 sezonu karşılaştırıldığında arada ki ciddi kalite farkı da ortaya çıkmaktadır.

Ayrıca yaptıkları transferlerden 3 tanesi de bir önce ki sezonu şampiyon bitirmiş Tabzonspor’un iskelet kadrosu oyuncularıdır.

Galatasaray, futbol takımına yapmış olduğu yatırımın karşılığını daha ilk sezonda alır. Türk Futbolunun utanç yılı olan 2011-2012 sezonunda tabiri yerinde ise iki kez şampiyon olarak tamamlamıştır Galatasaray.

Peki 2010-2011 yılını bizlerin tabiri ile Şampiyon bitiren Trabzonspor gelecek yıl neler yaptı ? Buyurun inceleyelim,



Trabzonspor biten sezonun ardından ciddi bir kan kaybına uğramıştır. Kadrosunun iskeletini oluşturan en az 9 oyuncusunu kaybeder. Bu oyuncuların yukarıda da belirttiğimiz gibi 3 tanesi en büyük rakiplerinden Galatasaray’a gider. Malum gidiş süreçleri de taraftar tarafından yoğun tepki alır. Trabzonspor malum sezon kaybettiği toplam 11 oyuncunun yerine 13 oyuncu transfer eder. Dışarıdan bakıldığında büyük umutlar ile kaybedilen oyuncuların yerine alınan bu 13 oyuncu bugün Trabzonspor’un elden çıkarmaya çalıştığı oyuncuların temelini oluşturur. Özellikle yabancı oyuncular.

Trabzonspor adına tek vahlanılması gereken durum aslında oyuncuların bekleneni verememeleri değil. Trabzonspor’un 2010-2011 yılı kadrosunu dağıtırken bu oyunculardan faydaları orantısında bonservis ücreti alamaması ve gelen oyuncuların da bonservis ücretlerinin çok yüksek olmasıdır. Egemen Korkmaz, Ceyhun Gülselam, Engin Baytar (Stat kirası karlığı verilmiştir), Cale, Selçuk İnan gibi bugün talip olduğunuzda ciddi rakamları ödeyeceğiniz oyuncular o yıl Trabzonspor’dan bedava ayrılmışlardır. Adrian, Zokora, Volkan ve Henrique gibi oyuncuların sadece bonservis ücretlerine Trabzonspor 18 milyon euro’ya yakın bir meblağ ödemiştir.

Kısacası dengeleri bozmama adına oyunculardan esirgenen 200 – 300.000 dolarlar Trabzonspor’a hem bozulan bir iskelete, hem de yüksek maliyetle transfer edilen oyunculara mal olmuştur. Yeni gelen oyuncuların uyumu, şehri ve takımı tanımaları da bir süreç olduğundan dolayı aslında Trabzonspor’un daha lig başlamadan zor bir sene geçireceğini bizlere hissettirmişti. Sezon başı taraftarların genelinde bir beklenti olmamasına rağmen, alınan bir İnter galibiyeti bir anda herkesin üzerine yıldırım etkisi yarattı ve beklenti birden bire arttı. Oysa ki takımın bir önce ki sezona oranla çok daha kötü olduğu, bir önce ki sezona benzer bir başarıyı asla yakalayamayacağı aşikar idi ki sezon bitimi de bunu net olarak gözler önüne serdi.

Sonuç olarak Galatasaray izlemiş olduğu akıllı transfer politikası sayesinde ligi şampiyon olarak bitirirken, Trabzonspor bu kadro yapısı ile ancak 4. olabilmiştir, ki bu bizim açımızdan bir başarı öyküsüdür.

Kimilerine göre hüsran, kimilerine göre ise başarılı geçen 2011-2012 sezonu ardından şu an içerisinde bulunduğumuz 2012-2013 sezonu başlarında bakalım iki takım neler yapmış?

Galatasaray önce ki sezon transfer ettiği 3 isim ile yollarını ayırmaya karar verir. Bu isimler Necati Ateş, Yiğit Gökoğlan ve Mehmet Batdal’dır. Bakıldığında maliyet yönünden çok da büyük zararı olmayan bu oyuncuların yerine Galatasaray 8 yeni transfer yapmıştır. (Melo’nun yeniden kiralanması da dahil) Bu transferlerden Furkan ve Cris harici (Ki bu devre arasında sözleşmesi fesh edilmiştir) diğer 6 isim ise yine mevcut takımda banko oynayan oyuncular olarak göze çarpmaktadır.

Buyurun Tablomuza göz atalım;


Tabloda da görüldüğü gibi, Galatasaray ligimizin en iyi stoperlerinden Dany, gol Kralı Burak Yılmaz, Nordin Amrabat, Milli Takımın değişmez ismi Hamit ve Trabzonspor’da 13 gol barajının altına hiç düşmeyen Umut Bulut gibi oyuncuları kadrosuna katmıştır. Aslında bu transferlerin hepsinin dışında şans bulmaları ile Semih ve Emre Çolak gibi iki genç oyuncunun da Galatasaray gibi bir takımın değişmezi olması futbolcu makinesi olarak adlandırılan biz Trabzon’luların üzerinde ciddi manada düşünmemiz gereken bir başka konudur.

Yine aynı yıl sonunda ve sezon başında Trabzonspor’un neler yaptığına bakacak olursak;



Trabzonspor 13 futbolcu ile gerek kiralık, gerek satış, gerekse fesh yöntemi ile yollarını geçici yada kalıcı olarak ayırdı. Yerlerine ise 6 futbolcu alarak sezona başladı. Şu an içerisinde bulunduğumuz devre arası da dahil olmak üzere hiç katkı alamadığı birçok oyuncu ise yüksek maliyetleri ile Trabzonspor’a zarar vermeye devam ediyor.


İşin en acı noktası ise, bu oyuncuların hemen hemen hepsinin kulüp tarafından alıcısı arandığı bilinmesine rağmen, ne menejerleri aracılığı ile ne de direk bir teklifin oyunculara gelmemesidir. Gelen teklifleri de oyuncular red etmekte, çünkü Trabzonspor’da aldıkları ücretleri şu an için Türkiye’de kendilerine talip olan hiçbir kulübün vermemesidir.

2010 – 2011 sezonu sonu ile aradan geçen 1,5 sezonluk süre zarfında sıfırı tüketen Galatasaray, 1 şampiyonluk ve Şampiyonlar Liginde üst yurları zorlar hale gelirken, ligi 82 puan ile şampiyon bitiren Trabzonspor bugün futboldan zevk vermez, ileriye dönük hiçbir umudu olmayan bir takım görüntüsü içerisine girmektedir.

Yazıyı okuyan bir çok kişi, adaletsizliklerden, elit bir şekilde yapılmayan transferlerden, verilmeyen şampiyonluktan sonra kaçan oyunculardan bahsedebilir. Bunları herkes gibi bizler de görüyoruz, fakat oyuncunuz daha lig bitmeden başka bir takım ile anlaşıyorsa kabahatlisi verilmeyen şampiyonluk değildir, diğer bir oyuncunuz 200.000 dolar için kulüpten gönderiliyorsa kabahatlisi elit transfer yapmayan kulüpler değildir, profesyonel bir oyuncuyu stat kirasına karşı rakibinize veriyorsanız suçlusu taraftarınız değildir, 2 yıl izleyip aldık dediğiniz ikiz oyuncularınızın oynadığı süre forma numaraları kadar değilse, kabahatlisi spor yazarları değildir, bugün satıyorum dediğinizde dahi süper lige yeni çıkmış takımların bile talip olmadığı yerli yabancı oyuncuları bu takıma menejer önermesi olarak dahil ediyorsanız bunun sorumlusunu dışarıda aramayın, sizden aldığı 5 banko oyuncunuza misilleme olarak Barış Özbek’i bu taraftara yutturmaya çalışıyorsanız yutmuyoruz efendim, uyaralım…

Trabzonspor camiası kabul etse de etmese de 30 yıldır bir mirası tüketmekte. Şampiyonluk görüp, o ruhu yaşamış babalar halen daha evlatlarını Trabzonsporlu olarak yetiştirmenin çabasında. Ama bu miras da bitecek, hazıra dağ dayanmayacak, bugün bol keseden yapılan yanlışlar o gün akıllara düştüğünde iş işten geçmiş olacak.

Bu nedenle nacizane tavsiyemiz, biraz da bu kulüp için çalışın…



Recep ALKAN

Hiç yorum yok: